28 Şubat 2016 Pazar

Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili.
O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır.
Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur.
Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar.
Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular yoktur.
Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili.
İnsan bir başka ışığa teslim olur…
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil,
içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir.
Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur.
Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan’da Ganj Nehri’nin kıyısında yakılan yoksul adamın
hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de…
Newyork’ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının
çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir
sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de…
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili,
kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı
hakikatlere daha yakınızdır, inan…
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye.
Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda,
gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri,
o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim.
Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye…
Aşk çok eski bir şeydir sevgili.
Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer.
Sevdiğimiz insanların çocuklukları da…
Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer.
Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider,
hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya…
İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır.
Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır…
Bazen denizler, kıyılar çeker insanı.
İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde
yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu.
Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara…
Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi…
İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda
umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler,
kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının
korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu…
Birazdan sabah olacak…
Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş,
anneler ve korkular başlayacak…
Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve
hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım…
Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış.
Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını,
cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri
alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek…
Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak…
Aşkta yarın yoktur sevgili…

Cezmi Ersöz

27 Şubat 2016 Cumartesi

El ele yürümeyi kimse sevmiyor koşanı yakalamaya çalışıyor yorulan kendisi oluyor kişi bunu sonra anlasa da fayda etmiyor.. M.A
Yüzü makyajdan ibaret olan kadınların hepsi aynı anlamı taşır biri birinden farklı değildir. Sabah uyandığında doğal haliyle herşeye rağmen gülüşü olan kadınlar onlar işte hepsinden başkadır ama tektir. M.A
“Ben aşkı yaşamıyorum, onu arıyorum. Bulduğum zaman gerçek bir aşk şairi olabilirim.”

Ümit Yaşar Oğuzcan
Ölürsem şaşırma
Ölebilirim
Ölürsem ağlama
Yine gelirim
Ölürsem seslenme
Uyuyacağım
Ölürsem üzülme
Yaşayacağım
Ölürsem bekleme
Geri dönemem
Ölürsem ölme
Sensiz edemem
Ümit Yaşar Oğuzcan
Sende bir sen yaşar ki o sen değilsin
Senden uzak o kadar ki o sen değilsin
Seni senden başka bir ben bilirim
Bilmediğim bir sen var ki o sen değilsin.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Küçük yaşta olgunluk görüntüsü veren kadınlar beyin olarak hep çocuk kalırlar.. M.A

24 Şubat 2016 Çarşamba

Bu güzellik sana da
Kalacak sanma güzel
Gördüğün suret değil
Aslında ayna güzel

Ölüm ömrün bedeli
Sevmeli sevilmeli
Yaşamak en güzeli
Zannetme dünya güzel

Yollar yokuş, düz değil
Çaba gerek söz değil
Güzel olan göz değil
Gözdeki mana güzel

Yak içindeki ateşi
İster er, ister dişi
Susmak korkağın işi
Bu çağda kavga güzel

İnsan bir kere yansa
İnansa, hep aldansa
Aşksız yaşamaktansa
Ölümler daha güzel

Beklerken bizi toprak
Hüner uyanık kalmak
Bilmez de uyur ahmak
Sanır ki rüya güzel

İnsanlar hep yanılmış
Cüceler dev sanılmış
Oysaki inanılmış
Her büyük dava güzel

Cihanda asıl servet
Bitmeyen bir muhabbet
Kötüye kinle nefret
Aşığa sevda güzel

Seveni bir söz yıkar
Kişi çirkinden bıkar
Yıllar geçsin, ne çıkar
Güzel daima güzel

Ümit Yaşar Oğuzcan

20 Şubat 2016 Cumartesi

Hayatında şair yoksa ve şiir olmamışsa bir insan, tüm şarkıcılara hayranlık duyar, olur olmadık şarkılar dinleyip mutlu olduğunu sanar.M.A

15 Şubat 2016 Pazartesi

"Şarapta bilgelik vardır, birada özgürlük,  suda ise bakteri" Benjamin Franklin
Sen sınırlarını öğretmeye çalışırken aramıza çin seddini
inşa edip, gittiğin yolların asfalt çizgisini s..... İncinen
yerini dilediğinin kucağında ıslat. Ben seni sevmeye ne
zaman başladım. mevsim neydi, adım neydi. üşüyor
muydum terliyor muydum. üzerimde ne vardı. ağzımı kaç
kere küfür etmek için açtım, hiç hatırlamıyorum. ama
sanki, diş macunu yutmak gibiydi biraz. elimde olmadandı.
birdenbireydi. bir sokağın başında aniden durduğumda
sonunu gördüğüm için öldüğüm, gibiydi. Herneyse. Ki, ben
göz göze geliriz de belki sevilmek için yanıma gelir diye
bakıp durduğum kediler bile kendilerini hiç sevmeyecek
masaların kenarlarından ayrılmıyor. seni suçlayamıyorum.
elimdeki avucumdaki gidince üstümü başımızı yırtmayı yere
yığılmak sandım. tamam kimsesiz, ortada ama hala
ayaktayım..  M.A

8 Şubat 2016 Pazartesi

Yıkılmak,ezilmek her gün biraz daha
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Şişeler,kadehler o cam kırıkları
Götürün,götürün bu aydınlıkları
İçimde güz başladı ilkbahar değil,
Ne bir anlayışlı el,ne bir dost bakış
Biraz ümit,biraz hayal sonra aldanış
En güvendiğimiz tepelere kar yağmış
Deniz o deniz değil,dağlar o dağlar değil...
Ümit Yaşar Oğuzcan
Dün kopan bir yapraktı,düşen bir kuru daldı
Bugünden güzel değil bulacağın yarında
Aç ellerini bir bak yanan avuçlarında
Dün gitmiş yarın yok bize bir bugün kaldı
Bir bugün kaldı bize birlikte yaşanacak
Bir bugün öyle güzel ve dopdolu özlemli
Dalından yeni kopmuş tomurcuk güller gibi
Bir bugün herşeyiyle taptaze ve sımsıcak
Ümit Yaşar Oğuzcan
Olgun bir kadın en az 35'lik içilir, eğer senden bir gün giderse arkasından en az 50'lik içilir şişe kırılır.. 70'liğe ömür yetmeyebilir.. M.A

3 Şubat 2016 Çarşamba

Bir kadın çiçektir, çiçek bahçesi değil.. Dikeniyle iki eli kanatmalı, ayaklar altında kalmamalıdır.. M.A

2 Şubat 2016 Salı

Herkesin gözü gökyüzünde olursa deniz kenarları ne olacak ? Mutluluğun rengi maviyse denizin kokusuna yakın olun derim.. M.A